top of page

URLA TARİHİ

Urla'nın Tarhini Keşfedin

Urla’nın tarihi, M.Ö. 2000 yıllarına, Klazomenai adlı antik kente uzanır. Egenin bu yakasında İzmir Körfezi'nden Mandalya Körfezi'ne kadar uzanan bölgede yaşayan halklar burada çok sayıda kentler kurmuşlardır. Bu bölgeye İyonya halklarına da İyonlar adı verilir.

 

Doğanın ve tarihin kucaklaştığı Urla’da, İskele Mahallesi’ndeki Limantepe Höyüğü Ege Denizi’nin bilinen en eski limanlarından biridir. Burada en çarpıcı tarihi kanıt Klazomenai Antik Kenti zamanında kullanılan Klazomenai Zeytinyağı İşliğidir. Anadolu’nun ilk zeytinyağı üretim tesisi olup bu topraklarda bulunan en eski zeytinyağı işliğidir ve arkeolojik bulgulara uygun olarak yeniden yapılan işlik 2005 yılından bu yana ziyarete açıktır.

 

Helenistik-Roma dönemlerinde, anakara boşaltılmış ve Karantina Adası'ndaki yerleşim önem kazanmıştır. Karantina Adası'nın doğu kıyısındaki plajın içerisinde Helenistik-Roma dönemine ait villaların duvarlarının temelleri denizin içinde görülebilmektedir. Çıkarılan çeşitli arkeolojik eserlerden, yerleşimin M.S. 5. yüzyıla kadar devam ettiği tahmin edilmektedir.

 

Türklerin Ege Denizi’ne ve İzmir'e ulaşması, 1080’li yıllarda Çaka Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. İzmir artık bir Bizans şehri değil, bir Türk şehridir. İzmir ve Urla, 1330 yılında Aydınoğulları Beyliği topraklarına katılmış, sahilden dört kilometre içeride yeni bir yerleşim yeri kurulmuştur. XIV. Yüzyıl sonlarına ait eski kayıtlarda, Urla'dan Karye Pazarı olarak söz edilmektedir. Urla, ilk kurulduğu yıllardan itibaren bir pazar yeri olma özelliğindedir. Bunda liman ve Çeşme'nin ticaret merkezi olması etkendir. 1390 yılında Osmanlı hakimiyeti başlamış, Urla ticaret alanında hızla gelişmiştir. Bu dönemde ilçede 200 kadar dükkan bulunduğu anlaşılmaktadır.

 

Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre, XVI. Yüzyıl başlarında İzmir gümrüğünün geliri 80000 akça, Urla gümrüğünün geliri ise 30000 akçadır. Bu kayıtlardan İzmir ve Urla iskelelerinin sadece Osmanlı limanları arasında ticari etkinliklerde bulundukları görülmektedir. Urla'daki deniz ticareti, XVI. Yüzyıl sonlarında gerilemeye başlamış, bunda Piri Reis’in dediği gibi, bu suların korsan yatağı haline gelmesi etken olmuştur.

Urla, tarihte her zaman önemli bir yer tutmuştur. Her dönemden eserlerin, ilçenin çeşitli yerlerinde mevcut olduğu gözlenmektedir.

01. Antik İyon Yolu’na Doğru

İzmir Büyükşehir Belediyesinin, aralarında Klazomenai’nin de bulunduğu 6 İyon kentini birbirine bağlayacak 350 kilometrelik tematik yol için saha çalışmalarına başlaması, Urla’nın önemini daha da artıracak girişimlerden birisidir.

02. Limantepe

Urla İskelesi bölgesinde bulunan Limantepe’de halen devam eden arkeolojik kazılarda ortaya çıkan liman tesisinin, dünyada bugüne kadar araştırılan en erken örneklerden birisi olduğu belirtilmektedir. Arkeolojik kazıların en büyük özelliği, karanın yanında deniz altında da sürdürülmesidir.

 

Ele geçen buluntular ışığında, kentin, en eski kültür tabakalarından itibaren denizaşırı ticaret ilişkilerinin merkezinde olan güçlü bir liman kenti konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Erken Tunç Çağı II döneminde kent çok daha geniş bir alana yayılmış ve önceki savunma sistemi iptal edilerek, yerine çok daha anıtsal ve at nalı şeklindeki bastiyonlarla desteklenen yeni bir savunma duvarı inşa edilmiştir. Limantepe bu dönemde, boyutları ve mimari kalıntılar açısından değerlendirildiğinde Ege’nin en görkemli yerleşmelerinden birini temsil etmektedir.

03. Klazomenai

12 İon kentinden birisi olan Klazomenai Antik Kenti, Limantepe’den batıdaki Ayyıldız ve Cankurtaran tepeleri eteklerine kadar yayılmaktadır. Bir bölümü Karantina Adası üzerindedir. Klazomenai’de kazısı tamamlanan zeytinyağı işliği, bugün de kullanılan teknolojinin 2600 yıl önce dünyada ilk defa bu bölgede geliştirildiğini kanıtlamaktadır. Dağınık şekilde de olsa Klazomenai Antik Kenti’nin bugüne taşıdığı kalıntılar oldukça zengindir ve görülmeye değerdir.

04. Karantina Adası (Tahaffuzhane)

Geçmişin izlerini sürerken, biraz deniz havası almak isterseniz yönünüzü Karantina Adası’na çevirin. Burası Osmanlı döneminde bulaşıcı hastalıkların önüne geçilmesi amacıyla kullanılmıştır. 1865’de İlk Osmanlı karantina bölgesini kuran Fransızlardır. Kurulan tesis, ticaret ve yolcu gemileri ile özellikle kuzey hac yolu için gelen hacılar için düşünülmüş ve 1950 yılına kadar aktif kalmıştır. 150 yıl önce inşa edilen ve ölümcül hastalıklara ilk müdahalenin yapıldığı tahaffuzhane, dönemin en ileri sağlık merkezlerinin başına geliyor. 1950’den sonra Deniz ve Güneş Tedavi Enstitüsü olarak kullanılan tesis, 1960’da Kemik ve Mafsal Hastalıkları Hastanesi’ne dönüştürülmüş, 1986’da ise Devlet Hastanesi statüsü kazanmıştır. Bugün ada Türk Sağlık Bakanlığının bünyesinde var olan tesislerde Uluslararası eğitimler düzenlenmektedir.

05. Yıldıztepe Şehitliği

İskele Mahallesi’ndeki yüksek rakımlı bir tepe üzerinde kurulu Yıldıztepe Şehitliği harika manzarasıyla, Urla’nın bir başka ziyaret noktasıdır. Şehitlik, 1922’nin Eylül ayında İzmir’den Urla’ya cephane ve topçu bataryaları sevk eden 1’inci Batarya Komutanı Yüzbaşı Kemal Bey ile seyisi Onbaşı Baki’nin şehit düşmelerinden bir yıl sonra naaşlarının buraya nakledilmeleri ile kurulmuştur.

06. Tarihi Hamam ve Camiler

Urla genelindeki hamamlar arasında 15. Yüzyıla ait, bugün kentsel sit alanı içinde bulunan ve korunması gereken mimari yapı olarak tescilli olan Hersekzade Ahmet Paşa Hamamı ön plana çıkmaktadır. Cami ve diğer ayrıntılarıyla inşa edilen ancak bugün harap halde bulunan bir başka yapı ise Kamanlı Hamamı’dır.


Rüstem Paşa Külliyesi içindeki sadece dört duvar ve bir kubbenin kaldığı Rüstem Paşa Hamamı da kurtarılma beklemektedir. Bu yapıdan sadece Rüstem Paşa Cami ayaktadır. 19. Yüzyılda meydana gelen büyük depremde hasar gören cami, sonradan kısmen Bizans taşları kullanılarak onarılmıştır.

bottom of page